Aylık arşivler: Ocak 2013

Teknolojiyi Nasıl İnsancıllaştırıyoruz?

Clifford Nass ve Byron ReevesMedya Denklemi” teorisini ortaya attığında sene 1996’ydı. Bu teori, “Medya Denklemi Testi” diye adlandırılan ve 22 kişilik denek grubu ile gerçekleştirilen bir testin sonucu. Testte iki gruba ayrılan deneklere Amerikan Pop Kültürü ile ilgili sorular yöneltilmiş ve akabinde, sorular hakkında bir de anket cevaplamaları istenmiş. Birinci grup testi cevapladığı bilgisayarda anketi yanıtlarken diğer grup kağıda ya da başka bir bilgisayara anket yanıtlarını girmiş. Sonuç, epey ilginç. Birinci grup, testi yanıtladığı bilgisayarla arasında bir bağ kurarak ona karşı kibar davranmış ve soruların “gayet iyi” olduğunu söylemiş ama diğer grup, yani ankete kağıt-kalemle ya da başka bir bilgisayarla yanıt verenler testin “kötü” olduğunu belirtmiş.

Reeves ve Nass aynı testi bir de bilgisayarlara mikrofon ekleyerek gerçekleştirmişler. Sonuç yine aynı çıkmış. Testi yanıtladıkları bilgisayarda anket yanıtlayanlar, soruların “süper” olduğunu düşünmüşler, öyle olmasa bile.

medya denklemi Okumaya devam et

Vatan geminin malları bunlar

Bugün, vakti zamanında kitap alışverişi yaptığım bir yayın grubundan aradılar. Zaten onlar beni düzenli aralıklarla arıyorlar. Tam da bir toplantıya yetişmeye çalışıyordum, telefondaki sesle ilgilenmem çok mümkün değildi ama yine de ayıp olmasın diye dinlemeye devam ettim. Zarif ama biraz baskın bir sesti, yeni bir kitap üzerine çalıştıklarından ve çok önemli bir konuda yayın yaptıklarından bahsetti. Ezberlenmiş pazarlama cümleleri ile konuşmasını sürdürdüğü ve hiç es vermediği için sözünü kesemedim. “Bu çok özel yayınımız Atatürk hakkında” dedi. Sonra da kendimi özel hissetmem için türlü tamlamalar kullanmaya başladı. “Sizin için özel olarak hazırlanmış…” gibi. Sanırım bu cümleler şu soydan geliyor: “Sizin güzel hatrınız için …” “Maksat ayağınız alışsın ablacım…” Neyse.

kertesz_distortion

Okumaya devam et

Kimlik kavramı internetle birlikte nasıl değişime uğruyor?

Tommy Edison doğuştan görme engelli. Renkleri; sarıyı, maviyi, yeşili, denizin, ağaçların rengini… Kısaca bizim görmekten mutluluk duyduğumuz renklerin hiçbirini bilmiyor. Hiçbir şey görmemiş. Dilde varolan sözcükler ona bir anlam ifade etmiyor. mesela, sıçtın mavisi.

Tommy ya da onun gibi doğuştan görme engelli birine sıçtın mavisini nasıl anlatabilirsiniz? Ben anlatamam. Ama insanlar denemiş, yıllar boyu. Bıkmadan usanmadan. O da sonunda pes edip, görme engellilerin renkleri nasıl tanımladığı ile ilgili bir video çekmiş.

Okumaya devam et