Kategori arşivi: Sosyoloji

“Selfie” Sendromu – Sosyal medya bizi nasıl narsist yaptı?

tumblr_n1kwkzk2yg1ral2dno1_500

13 Eylül 2002’de “Hopey” takma isimli bir internet kullanıcısı, Avusturalya ABC Online Forum’a sarhoşken başından geçenleri bir fotoğrafla post eder.

Um, drunk at a mates 21st, I tripped ofer and landed lip first (with front teeth coming a very close second) on a set of steps. I had a hole about 1cm long right through my bottom lip. And sorry about the focus, it was a selfie

Okumaya devam et

Facebook neden sosyoloji konferansı düzenliyor?

Senelerdir sosyal medyanın aslında sadece bilgisayar mühendislerinin ya da istatistikçilerin ya da herneyse, anlayabildiği bir alan olmadığını, sosyal bilimcilerin de en az onlar kadar bu işle alakadar olduğunu söyleyip durduk.

Alın işte size en çarpıcı örnek, Facebook bu yıl American Sociological Association’ın yıllık toplantısına yama olmuş ve sosyoloji konferansı düzenleyecekmiş.

the_moment_when_i_saw_the_guy_in_front_of_me_in_my_sociology_lecture_on_reddit-1633

Neden? AMA NEDEN? Çünkü ekibine sosyolog alacakmış. Konferansın ana konusu “techniques related to data collection with the advent of social media and increased interconnectivity across the world.” Türkçesi “Sosyal medyada veri toplama ile ilgili teknikler ve dünya çapında artan bağlantı.”

Meali:

Abi, datayı anlamlandıramıyoruz, yani – o kadar program yazdık, birileri birilerinin arkadaşı oluyor, o ordan bir şey paylaşıyor dünyanın öbür ucundan 1 gün sonra öbürü görüyor. Ama neden yani? İnsanları bağlantıda kalmaya iten güç ne?

Biz bir site yaptık, hangi dile geçersen geç dili bilmesen de kullanabilirsin, ama veri elimizde patlıyor. Bugüne kadar sadece belgesel yönetmenlerinin girebildiği yerlerden bizimle veri alışverişi yapan insanlar var, kullanıcı etkileşimini nasıl arttıracağımızı bilmiyoruz.

Kısacası:

If you want to build new sociology, read about technology. If you want to build new technology, read about sociology.

BEN DEMİŞTİM ULAN.

Para mutluluğu satın alabilir mi?

Her gün sabah iPhone’umun alarmı ile 07:20’de uyanıyorum. Önce banyoya giriyor, elimi yüzümü yıkadıktan sonra Vichy’den aldığım ürünlerle yüzümü temizliyorum. Sonra üstümü değiştirip mutfağa giriyorum. Kahvaltımı yapıyorum. Kahvaltı esnasında iPad’imden sabah haberlerini okuyorum. İşim bitince de kahvaltı bulaşıklarını makineye yerleştirip hızlıca ayakkabılarımı giyiyorum, çantamı alıp evden çıkıyorum.

Yaklaşık 15 dakikalık sabah koşturmasında kullandığım ürünlerin hemen hepsini markasıyla andım. Muhtemelen siz de benim gibisiniz. Birçoğunuz farkında ya da değil, ama hayatınızın her anında sizi tanımlayan şeyler markalar.

081039864c3a782ac47ff664610d-post Okumaya devam et