Aşağıdaki yazının görselleri teknik bir arızadan dolayı bulunamamaktadır. Verdiğimrahatsızlıktan dolayı özür dilerim.

İletişim sosyolojisi ile ilgilenenler bilirler Eric Maigret’in Türkçe’ye yeni çevrilmiş bir kitabı var: “Medya ve İletişim Sosyolojisi” Ben henüz okumaya yeni başladım ama 30-40 sayfalık tecrübeme dayanarak okumanızı tavsiye edebilirim. Kitabın arka kapağında da yazıyor zaten ama yine de hatırlatayım, sadece ”öğrenci”lere yönelik bir kitap değil bu; iletişim ve medya alanında çalışan herkesin başucu kitabı olabilir. Özellikle yeni nesil iletişim kaynaklarını anlamlandırabilmek açısından dönüp dönüp bakabilirsiniz teorilere. Oy, sanki kitabın yazarı benim ne övdüm hehe, her neyse, kitabın bir yerinde Maigret, bir oyun öneriyor. Herhangi bir toplulukta oynanabilir. Örneğin, bir sunum sırasında dinleyicilerinize, ya da eğer öğretmenseniz ders sırasında öğrencilerinizle…

Bir kağıt parçası üzerinde “televizyon insanları … kılar” cümlesini tamamlatın. Daha sonra gelen yorumları inceleyin, göreceksiniz ki “mutlu”, “eğlenceli” gibi pozitif cevaplar azınlıkta ama “edilgen”, “sinirli”, “köle” gibi cevaplar çoğunlukta olacaktır.

Yazının bundan sonrasını okumadım çünkü çok cin fikirli olduğum için hemen bilgisayarıma atlayıp “öö o zaman ben bunu sosyal medya ile deneyeyim, ne var ki yani?” diye düşünüp Twitter’a yazdım.

Yorumları okursanız göreceksiniz, oyuna katılanların hemen hepsi çok olumlu tepkiler vermişler. Yalnızca 1 kişi “mutsuz” demiş ama geriye kalan 21 kişi birbirlerinden farklı cevapları ile sosyal medyanın insanlar üzerinde olumlu etkileri olduğunu belirtmişler. Zaten Eric Maigret Hoca da bunun aynısını belirtiyor kitabında. (soruyu sorduktan sonra okumaya devam ettim çünkü :) )

Maigret toplumun, bilgisayar ve internet gibi teknolojilerin bireyleri etken ve topluma uyumlu hale getirdiği gibi yargılara bağlı olduğunu söylüyor.

Biliyoruz ki sosyal medya sayesinde hepimizin sesi çıkıyor. Taylan‘ın çok güzel bir benzetmesi vardı sosyal medya ile ilgili, herkesin elinde bir mikrofon var ve sıranın bize gelmesine gerek yok. Yani o “Sayın Kırca litven, ben sizi dinledim siz de beni dinleyin” klişeleri biraz tarihe karıştı gibi. Geleneksel medyanın gücü asla ama asla yadsınamaz fakat sosyal medyayı da “amaaan peeh” diye geçiştirmemek lazım.

Çünkü biz, sosyal medyayı çok sevdik ve vazgeçmeyi de pek düşünmüyoruz. :D